Etiket: estetik

  • G5 Zayıflama-Sıkılaşma

    G5 Zayıflama-Sıkılaşma

    G5 Masajı Nedir?

    G5 masajı kendi adını taşıyan aletle yapılır. Diğer bir ismi ise darbeli masajdır. Hızlı titreşimle ve iterek sıkıştırma yöntemi ile sıkılaşma ve selülitli bölgelerin iyileşmesinde etkilidir. Gerginleşmiş noktaları ve spazmları yatıştırmaya, ödemlerin ve yorgunluk sonrası kaslarda biriken laktik asitin atılmasında yardımcı olur. Ritmik masaj ile kan dolaşımı hızlandırır, ciltte yaşlanma çizgilerini azaltır ve cilde esneklik sağlar. G5 masajı özellikle selülit ve sıkılaşmada kullanılan ve hızla yaygınlaşan yöntemlerden biridir. Aletle yapılan masaj sayesinde kan akışı hızlanır, damarlar açılır ve vücut toparlanır. Masaj tüm vücuda uygulanabilir ancak özellikle kalça, üst bacak, kol ve popo bölgelerinde, selülitle mücadele amaçlı daha etkili olarak kullanılabiliyor.

    Deri ve yağ dokusu arasında meydana gelen bu ödemli yapılar G5 masajı ile tedavi edilir. Böylece bu yöntem sayesinde kan dolaşımı hızlanır, kaslar güçlenir ve selülit sorunu giderilir. Estetik açıdan sıkı bir görünüme sahip olan vücut G5 masajı sayesinde formunu yakalar. Selülit dışında G5 masajı ile fazla olan yağlar yakılır ve böylece bölgesel zayıflama sağlanır. Zararlı toksinleri dışarı atılarak nefes alabilen sağlıklı bir vücuda sahip olunur.

    G5 Masajı Kaç Seanstır?

    Selülit tedavisi ve bölgesel incelme de tercih edilen G5 masajı seanslar halinde yapılır. Yapılacak olan seansların sayısı hastaların ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkar. Fazla yağları ve selülitleri bulunan hastaların seans sayıları da daha fazla olur. Genel itibariyle G5 masajı seans sayısı 3 ile 10 seans arasında değişiklik gösteriyor.

    G5 Masajı Riskleri Ve Yan Etkileri Nelerdir?

    G5 masajı son derece sağlıklı bir uygulamadır. Bu nedenle bu yöntemi kullanan kişiler duydukları memnuniyeti fazlasıyla dile getirirler. Uygulama sırasında verilen titreşimler sayesinde tüm hücreler harekete geçer ve böylece vücut fonksiyonları da görevlerini yerine getirmeye başlar. Bu özelliğinden dolayı G5 masajının herhangi bir riski ve yan etkisi bulunmaz.

    G5 Masajının Faydaları Neler dir?

    Bölgesel dolaşım,
    Ağrı giderme,
    Rahatlama,
    Fazla yağların yakılması,
    Cilt sıkılaştırma,
    Cildin esnekliğini sağlama,
    Toksin atma,
    Selülit oluşumunu engeller ve selüliti azaltır,
    Kemik yoğunluğunu arttırır,
    Zihinsel ve bedensel stresi azaltır.

    30 yıldır var olan yöntemin uzun yıllardır kullanılıyor olması etkinliğinin bir kanıtıdır. Hiçbir yan etkisinin olmaması da rakiplerinden daha fazla tercih edilmesini sağlamaktadır. Haftada 1-2 kez (probleme göre belirlenir) 10 seans olarak uygulanır.

    G5 Masajı Kimlere Uygulanmaz?

    Kılcal damar problemlerin de,
    Varis problemi olanlarda,
    Emboli geçmişi olanlarda (pıhtı atma öyküsü)
    Hamilelerde,
    Emzirmenin ilk 6 ayından sonra,
    Regli döneminde,
    Açık yaralarda,
    Geçmişinde kanser öyküsü olanlarda,
    Aktif kanser hastalıklarında uygulama yapılmaz.

  • Bişektomi

    Bişektomi

    Bişektomi Nedir?

    Günümüzde erkekler ve kadınlar, fiziksel görünüm açısından ideallerine ulaşabilmek için genç ve sağlıklı bir görünüme sahip olmak adına birçok estetik operasyondan faydalanmaktadır. Bu estetik cerrahilerden biri de bişektomi operasyonudur.

    Yüzün daha iyi bir görünüm kazanmasını sağlayan bişektomi aynı zamanda yanak cerrahisi olarak da bilinmektedir.  Bişektomi operasyonu ile daha belirgin elmacık kemikleri ve daha ince bir yüz hattına sahip olunabilir.

    Kimler Bişektomi Yaptırabilir? 

    Bişektomi operasyonu normal kiloya ve yuvarlak bir yüze sahip 18 yaşından büyük erkekler ve kadınlara uygulanabilir. Bununla birlikte aşırı kilolu veya obezitesi olan kişilere ve 45 yaşın üzerindeki hastalara önerilmemektedir.

     

    Bichat adı verilen yağ torbalarında zamanla önemli ölçüde azalma meydana gelir, bu da operasyon geçirecek kişinin yüzünde erken yaşlanmaya neden olabilir. Yine de her hastada farklılık olabileceği için operasyonu yapacak hekimin hastayı detaylı olarak değerlendirmesi oldukça önemlidir.

     

    Bişektomi ameliyatı için uygun bir hasta olup olmadığınızı bilmek için hekim tarafından size sorular sorulabilir ve sonrasında da bir takım testler istenebilir.

     

    Bişektomi yüzün daha uzun ve daha ince görünmesini sağlarken yüzde meydana gelen yuvarlak görünümün ortadan kalkmasına da yardımcı olur. Bişektomi operasyonu geçiren hastalar ayakta tedavi gördükleri için yine aynı gün içerisinde taburcu olabilirler.

    Bişektomi Nasıl Yapılır? 

    Bişektomi ayakta tedavi edilen bir ameliyat türüdür diğer bir adıyla da yanak inceltme estetiği olarak da geçmektedir. Bişektomi ameliyatı lokal anestezi ile yapılır. Ameliyattan önce ağız temizliğinin yapılması oldukça önemlidir. Bişektomi ameliyatı öncesi yapılan temizlik meydana gelebilecek enfeksiyon problemlerinin azalmasına yardımcı olacaktır.

    Bişektomi, cerrahın yanakların içinde, yağ torbalarının yanında küçük bir kesi ile müdahale ederek yaptığı bir operasyon türüdür.  Hastaya lokal anestezi işlemi uygulandıktan sonra cerrah yanak içine küçük bir kesi atar ve forseps ile doğal bir görünüm vermek için bichat (yağ dokusu) torbalarını kaldırır.  Yağ torbaları çıkarıldıktan sonra, yaraya dikiş atılır. Bu işlem her iki yanağa da uygulandıktan sonra yani ameliyat sona erdiğinde, cerrah sıkıştırıcı bir bandajla işlemi tamamlar. Bişektomi ameliyatının tamamı 30 ila 45 dakika arasında sürer ve hasta aynı gün içerisinde taburcu edilir.

     

    Bişektomi Ameliyatı Öncesi

    Bişektomi ameliyatı sonrasında daha hızlı bir iyileşme süreci için hasta ameliyattan bir hafta önce alkol almayı bırakmalı ve sigara içmeyi sonlandırmalıdır. Ameliyat öncesinde hasta tarafından kullanılan aspirin veya kan sulandıran ilaçlar kullanılıyorsa bu tarz ilaçların alınması bırakılmalıdır.

    Eğer hasta sağlık sorunları nedeniyle düzenli olarak ilaç kullanıyorsa, ameliyat öncesinde doktoruna kullandığı tüm ilaçları bildirmelidir. Hamile kadınlar veya ciddi sağlık sorunları olan kişiler, bişektomi ameliyatına karar vermeden önce mutlaka bir doktora görünmelidir.

    Bişektomi Ameliyatı Sonrası

    Bişektomi ameliyatı sonrasında her hastanın iyileşme süreci farklılık gösterebilmektedir. Fakat genel olarak operasyondan sonraki 14 günlük süreçte hastalarda iyileşme gözlemlenir. Bişektomi ameliyatından sonraki ilk üç gün boyunca, yumuşak besinler ve soğuk içecekler tüketilmesi olası bir kanamanın da önüne geçecektir. Aynı zamanda hastaların güneşe maruz kalmaması da önerilmektedir.

     

    Bişektomi operasyonu sonrasında yağ torbaları çıkarıldıktan sonra, olası bir iltihaplanma halinde 3 ila 6 ay boyunca kaybolacaktır. Olası iltihaplanma genellikle yüzün alt çene bölümünde gerçekleşmektedir.

     

    Bişektomi ameliyatı ile yüzdeki elmacık kemiklerinin daha belirgin bir hale gelmekte ve yüze daha uzun bir görünüm verilmektedir

     

    Bişektomi Ameliyatı Sonuçları

    Bişektomi ameliyatı yatış gerektirmediği için operasyonun hemen sonrasında hasta günlük hayatına hızlıca adapte olabilir.

     

    Herhangi bir enfeksiyon oluşması durumunda ise enfeksiyonu önlemek için hekim tarafından verilen antibiyotik tedavileri ve ağız bakım ürünlerinin düzenli ve talimatlara uygun kullanılması gerekir.

    Bişektomi ameliyatı sonrasında en az 2 saat sonra basınçlı bandajla kalınması gerekir, bandaj aynı zamanda morarmayı da önleyecektir. Yüz bölgesinde belirli bir şişlik hissedilebilir, ancak bu durum normaldir.

     

    Bişektomi ameliyatından sonraki 3 gün boyunca her 4 saatte bir 15 dakika boyunca doğrudan yanağınıza soğuk pres uygulayarak şişmeyi azaltabilirsiniz. Bişektomi ameliyatı ağız içinde yapıldığı için 7 gün boyunca her 12 saatte bir tuzlu su ile gargara yapmak ve hekiminizin verdiği ilaçları kullanmak oldukça önemlidir.

    Ayrıca hastanın ilk 5 gün boyunca ağır ve fiziksel aktivitelerden uzak durması gerekir. Operasyondan 5 gün sonra günlük aktivitelerinize normal olarak devam edebilirsiniz. Özellikle yaz aylarında bişektomi ameliyatı olduysanız mutlaka güneş kremi kullanılması tavsiye edilmektedir.

    Bişektomi operasyonu sonrası hastada yara izi oluşmaz. Operasyon yanak içinden yapıldığı için dışarıdan bakıldığında herhangi bir ameliyat izi ile karşılaşılmaz. Operasyon sonrasında şişliklerin inip hastanın yüzünün oturması belirli bir zaman alabilir. Bu durum kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir.

     

    Bişektomi operasyonu sonrasında kişiler yepyeni bir yüz görünümüne kavuşmayı bekleseler de, bişektomi ameliyatı yüz ovalinin giderilmesini kapsamaktadır.

  • Lazer Leke Tedavisi

    Lazer Leke Tedavisi

    Leke problemini doğru bir cilt bakım rutini ile önleyebilir, leke tedavisinde etkinliği kanıtlanmış sistemlerle daha pürüzsüz ve aydınlık bir cilde kavuşabilirsiniz.

    Günümüzde en çok şikâyet edilen cilt sorunlarından biri de lekelerdir. Nedeni ister güneş, ister yaşlılık, hamilelik, hormon tedavisi ya da doğum kontrol hapları olsun, cilt lekeleri oldukça yaygın ve rahatsız edici bir sorundur. Düşünülenin aksine leke problemi sadece beyaz tenlilerde görülmez. Koyu tenliler de risk altındadır. Ozon tabakasının giderek hasar görmesi hepimizin ultraviyole ışınlarına daha çok maruz kalması anlamına geliyor. Bu durum da güneş lekelerini en çok rastlanan estetik problemlerden haline getiriyor. Açıktan koyu kahverengiye kadar değişen tüm cilt tonlarında rastlanan ve ilerleyen yaşla birlikte daha sık karşılaşılan leke problemi, cildin güneşe en çok maruz kalan bölgelerinde meydana gelir. Leke tedavisinin en önemli adımı sorunun kaynağına inmektir. Cildin daha çok melanin cilde kahverengi rengini veren madde üretmesine, yani hiperpigmentasyon problemine neyin neden olduğunu bilmek, tedavinin başarısında son derece önemlidir.

    GÜNEŞ LEKESİ (MELAZMA) NEDİR?

    Tıp dilinde melazma olarak adlandırılan güneş lekeleri genelde 20’li yaşlardan başlayarak ortaya çıkar ve kadınlarda daha fazla görülüyor. Lekelenmeler sıklıkla iki taraflı, yani yüzün iki yanında ve simetrik bir şekilde oluşur. Güneşlenme -özellikle de güneş ışınlarının dik geldiği zamanlarda korunmasız güneşlenme- sonrasında alın, yanak, burun ve dudak üstlerinde beliren kahverengi lekelerin başlıca nedenlerinden biri kadınlık hormonu östrojendir. Özellikle hamilelik, hormon tedavisi ya da doğum kontrol haplarının sorunu tetiklemesinin ardında yükselen östrojen hormonu seviyesi yatar. Lekelerin rengi genelde yaz aylarında koyulaşıp, kış aylarında daha açık, silik bir görünüm alsa da, tüm yıl boyunca aynı koyulukta da kalabilir.

    Leke tedavisinin başarısını belirleyen faktörlerden biri de lekelerin derin mi yoksa yüzeysel mi olduklarıdır. Cildin üst katmanlarında oluşan, yani yüzeysel lekelerin tedavisi daha kolay, cildin alt katmanlarındaki lekelerin ise nispeten daha zordur. Genelde derin ve yüzeysel lekelenmeler bir arada bulunur. Bu arada esmer ve buğday tenlilerin, beyaz tenlilere kıyasla lekelenmeye eğiliminin daha fazla olduğunu belirtmekte fayda var.

    NEDEN OLUYOR?

    Aslında güneş lekesi oluşan yerde cildin her yerindekiyle aynı sayıda renk hücresi bulunuyor. Tek fark bu bölgelerde renk hücrelerinin daha çok çalışması ve renk üretimi daha fazla olduğu için koyu renkli lekelerin meydana gelmesi. Melazmanın stresle ilişkili olabileceği yolunda bazı bulgular var. Stres esnasında salgılanan hormonların renk hücrelerini tetiklediği düşünülüyor. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere leke oluşumunu tetikleyen başlıca faktörlerden biri hormonal etkenler. Hamilelik, doğum kontrol hapı kullanmak, hormon tedavisi görmek lekelenmeye zemin hazırlıyor.

    LEKE EN ÇOK NEREDE OLUŞUR?

    Cildin hassas olduğu, güneş ve kimyasal maddelerle en fazla temas eden bölgeler başta olmak üzere, yaşın ilerlemesi ile birlikte vücudun her bölgesinde görülebilir. Güneş ve kimyasallarla en fazla temas eden bölgeler olması nedeniyle eller, yüz, boyun ve dekolte leke probleminden en çok etkilenen yerlerdir.

    GÜNEŞ LEKESİNİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?

    Güneş lekesi şikâyeti olanların düzenli olarak yaz, kış güneş koruyucu kullanmaları gerekir. Koruyucunun en az 30 faktörlü olması ve gün içinde 4 saatte bir tazelemeyi ihmal etmemeleri de çok önemli. Ayrıca güneş kremi sürseler bile çok fazla direkt güneşe maruz kalmamaları, gölgede durmaya özen göstermeleri, şapka, gözlük kullanmaları gerekir. Güneş koruma faktörü olan fondöten veya pudra kullanabilirler. Böylece hem lekeler kamufle edilmiş hem de tedavi desteklenmiş olur.

    *Her mevsim koruma faktörlü güneş kremleri kullanılmalı.
    *Güneş ya da solaryumla bronzlaşmaya çalışırken ciltte kontrolsüz olarak yanıklar oluşmamasına dikkat edilmeli.
    *Güneşe çıkmadan önce ya da güneşlenirken ıslak mendiller, tüy sarartıcı krem, deodorant, parfüm ve bronzlaştırıcı ürün kullanmayın. Bu ürünler ciltte tedavisi güç lekelenmelere neden olurlar.
    *Özellikle yüz, koltuk altı, kasık bölgesi gibi cildin ince olduğu bölgelere uygulanan ağda, lazer epilasyon, cilt bakımı, peeling gibi işlemlerin sonrasında cildinizi güneşten korumaya dikkat edin.
    *Sivilce ve akne izlerine gelişi güzel uygulanan tedaviler lekelere davetiye çıkarır.
    *Hamilelik döneminde güneşten korunmak son derece önemlidir. Hormonal değişimlerin güneşle etkileşimi lekelerin oluşumu için mükemmel bir zemin hazırlar.
    * Cildin hassas bölgelerini yüz, dekolte ve eller- düzenli olarak nemlendirmek hem lekelenmeyi önler hem de o bölgelerin yaşlanma belirtilerine karşı daha dirençli olmasını sağlar.

    GÜNEŞ LEKELERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    *Tedavi öncesi lekenin derinliğinin tespit edilmesi çok önemlidir. Lekenin oluşumu ne kadar yeniyse tedaviye o kadar iyi yanıt verir. Leke ne kadar eskiyse tedavi süresi de o ölçüde uzar.
    *Lekenin meydana geliş nedeni mutlaka araştırılmalı ve leke problemini tetikleyen faktör ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde ya tedaviden yanıt almak zorlaşır ya da tedaviyle birlikte leke hafiflese de bir süre sonra yeniden belirir.
    *Ciltte oluşan, yanık, kızarıklık, kaşıntı ya da pullanma gibi akut problemler varken leke tedavisi yapılmaz. Önce bu sorunlar tedavi edilmeli, cilt iyice yatışınca leke tedavisine başlanmalıdır.
    *Leke tedavisi süresince en az SPF 30 faktörlü güneş koruyucu kullanmaya özen gösterilmesi son derece önemlidir.
    * Leke tedavisinde lazer sistemleri, kimyasal peeling ve mezoterapi gibi farklı tedaviler tek başlarına veya bir arada kullanılabilir. Tedavi protokolü, leke kremleri ve ağızdan alınan antioksidan takviyelerle desteklenebilir.

    MEZOTERAPİ

    Mezoterapi, deri altına ince iğnelerle C vitamini, glutation, transexamic asit, somon ekstresi gibi leke açıcı ve antioksidan etkili maddelerden oluşan bir formülün enjekte edilmesidir. Uygulamanın lazer ya da kimyasal peeling gibi tedavilerle desteklenmesi ile daha başarılı sonuçlar alınabilir.

    KİMYASAL PEELİNG

    Kozmetik tedavilerde kullanılan çok farklı kimyasal peeling uygulamaları vardır. Cildin üst katmanını nazikçe soyan kimyasal peeling işlemi, pigment üreten hücrelerin pigment sentezini baskılar, kolajen sentezini artırarak hücre yenilenmesini tetikler. Seans aralığı kullanılan ürüne göre 7 ile 20 gün arasında; seans sayısı ise yine tedaviye ve cildin vereceği reaksiyona göre 2 ile 6 seans arasında değişir. Hasta, işlemden hemen sonra sosyal hayatına geri dönebilir. Düzenli uygulanan seanslar sadece lekelerin değil, ince çizgi ve kırışıklıkların, sivilce izlerinin görünümünün de hafiflemesini sağlar.

    LAZERLE LEKE TEDAVİLERİ

    Lazerle leke tedavisinde, ya renk pigmentlerine etki eden ya da cildi soyarak yenileyen lazerler kullanılıyor. Birinci grubun etki mekanizması cildin alt katmanlarındaki pigmentlere atış yaparak, bunlara zarar vermek üzere tasarlanmıştır. Çevre dokulara zarar vermedikleri için ciltte herhangi bir hasar yaratmaz, hastayı sosyal yaşamından kopartmadan etki ederler.

    ICON LAZER

    Icon lazer sisteminin leke tedavisinde ayrıcalıklı bir yere sahip olmasının ardında Skintel Melanin Reader denen bir teknoloji yatıyor. Icon lazere özel olan bu yenilik sayesinde hastanın melanin yoğunluğunu ölçmek mümkün oluyor. Böylece cilde uygulanması gereken enerji seviyesi, hangi noktalara ve derinliğe atış yapılması gerektiği tam olarak belirlenebiliyor. Bunun en önemli avantajı da leke tedavisinin yan etkilerinin tamamen ortadan kalkması. Yani Icon lazer, hem yeni lekelerin oluşmasına neden olmuyor hem de var olanları silmekte son derece etkili. Lekelerin durumuna göre 3-4 hafta aralıklarla uygulanacak 5-6 seans yeterli oluyor.

    CLEARLIFT

    Cilt altına foto akustik şoklar göndererek, uygulama yapılan bölgede kontrollü bir ısı hasarı yaratan ClearLift, önemli avantajlara sahip olan teknoloji. Öncelikle, dekolte gibi en hassas bölgelere bile uygulanabilecek kadar nazik ama bir o kadar da etkili bir sistem. İşlemin son derece konforlu olması da bir diğer önemli avantaj. Fazla melanin üreterek leke oluşumuna neden olan hücreleri yok ederek, lekelerle savaşan ClearLift tedavisinden sonuç almak için bir ay arayla uygulanan 5-6 seans öneriliyor.

    SCARLET

    Leke tedavisinde uygulanan sistemlerden biri de Scarlet’tir. Bu tedaviyi diğer lazer teknolojilerinden ayıran başlıca özellik, cilt altına verilen enerjinin mikro-iğnelerle iletilmesidir. Sistem radyo frekans dalgaları ile etki ederek cildin alt katmanlarına ısı enerjisi gönderir. Lekelerin derinliğine göre cilde yerleştirilen mikro-iğneler, tedaviden optimum etki almayı mümkün kılar. Genelde 3 hafta arayla uygulanan 3-4 seanslık bir tedavi protokolü uygulanır.

    BABY FACE BEAUTY

    Baby Face Beauty, ciltte ısı kanalları açan lazer teknolojisi ile etkinliği kanıtlanmış anti-aging maddeleri bir arada kullanan yenilikçi bir sistemdir. İşlem sırasında önce lazer kullanılarak ciltte mikro-kanallar yaratılır, ardından da cilt yüzeyine ciltteki probleme yönelik serum uygulanır. Böylece leke tedavisinde etkinliği kanıtlanış C vitamini, resveratrol gibi maddeler cildin alt katmanlarına kadar ulaşmış olur. Bu etkinin üstüne, lazerin tetiklediği cildin kendini onarma mekanizmaları da devreye girerek tedaviden optimum sonuçlar alınmasını sağlar. Lekelerin durumuna göre, 1-2 hafta arayla 3-5 seanslık bir tedavi uygulanır.

  • Lazerle Yüz Gençleştirme

    Lazerle Yüz Gençleştirme

    LAZERLE YÜZ GENÇLEŞTİRME

    Daha önceki yıllara baktığımızda da ve şuan ki yaşamakta bulunduğumuz çağ ile birlikte kişinin kendisini genç görme isteği konusunda değişen bir durum gözlenmemektedir. Bununla birlikte günümüzde olan yeni gelişmelerin çoğalmasıyla da kişilerin gençleşme istediği en çok bayanlar yönünde olduğu belirtilmiştir.

    CİLT NEDEN YAŞLANIR?

    Kişilerde en çok genetik faktörler, yoğun stres, uykuyu alamama, güneş çabalama şartları ve insanların yediği besinlerinin tenin yaşlanması sürecinde önemli rol oynayan faktörlerdir. Belirli bir süre zarfı geçtikten sonra hücre yapısındaki onarma işlemi yavaşlar. Tendeki kolajen onarımı alt seviyeye iner yani yavaşlar, ciltte bulunan destek tabakasını bir araya getiren bağ doku içindeki elastik liflerin yitirilmesi ile birlikte tende gevşeme meydana gelir, kırışıklıklar oluşur, ten üstünde güneş lekeleri var olmaya başlar ve cilt git gide incelir.

    CİLDİN YAŞLANMASI NASIL ÖNLENİR?

    Ne yazık ki insanların yaşlanmasının önüne geçilecek bir keşfe, buluşa günümüze kadar rastlanmadı. Cilt içinde bulunan bağ dokuyu kuvvetlendirmek yani kolajen yapımını arttırmak, ciltteki tabii onarıma girmesini tetiklemesiyle birlikte cilt yaşlanması yavaşlar.

    LAZERLE CİLT GENÇLEŞTİRME

    Cildin lazer ışınları ile taranması neticesi lazer ışınlarının ısıya dönüşmesi ile burada kolajen imalatını çoğaltmak asalına dayanan bir rehabilitasyon yöntemidir. Kolajen ile birlikte yeni bağ dokusu oluşumunu sağlar ve bu sayede cilt gergin ve canlı bir görünüm kazanır.

    LAZERLE YÜZ GENÇLEŞTİRME NASIL YAPILIYOR?

    Tedavide lazer olarak fraksiyonel ışınları kullanılır. Cildin yaşlanmasını önlemek amacıyla tercihleriniz arasında yüz maskelerini kullanmak ilk önceliğiniz olmalıdır. Tamamının organik karışımlardan yapıldığı yüz maskeleri düzenli bir şekilde kullanıldığı sürede cilt üzerinde olumlu sonuçlar yaratabiliyor. Fakat kimyasal içeren ürünleri kullanmamanızı tavsiye ediyoruz. İçinde kimyasalların bulunduğu ürünler cilt üzerinde var olan doğallığın yitirilmesine neden olur.

    Piyasada birçok cilt bakım ürünü bulunuyor. Genel olarak cilt bakım için kullanılacak ürünler içerisinde pek çok kimyasal madde bulunmaktadır. Kullanılan bu kimyasal ürünler cildinizi derinden zarar görmesine neden olabilir. Ciltte var olan mineraller birbiriyle dengeli bir uyum sağladığı taktirde sağlıklı bir görüntü elde edilebilir ancak ciltteki mineral durumu dengesizleştiği durumda kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

    Ciltte bulunan zararlı mineralleri lazer tedavisi yöntemiyle arındırmak mümkün.

    Ülkemizde giderek daha yaygın bir şekilde kullanılan lazer tedavisi yöntemi ile daha kısa süreçlerde daha net sonuçlar alabilirsiniz.

    Lazer tedavisi belirli seanslar içerisinde uygulanabiliyor. Bu uygulama sonrasında cildinizdeki yeniliği fark edebilir ve daha genç bir görünüme kavuşabilirsiniz. Cildinizin erken yaşlanmasını önlemek istiyorsanız en doğru tercihlerden biri lazer tedavisidir. Oldukça etkili bir yöntem olan Lazer, fraksiyonel ışınları sayesinde cildinizde yeni bağ dokusunun oluşmasını sağlıyor. Lazerle yüz gençleştirme yöntemleri sizlere etkili bir koruma sağlar. Aynı zamanda daha parlak ve kusursuz bir cilde sahip olabilirsiniz. Cildinizde yer alan eski hücreleri temizlemek için en etkili çözüm olarak gösterilen Lazer tedavisi, günümüzde birçok insan tarafından kullanılıyor.

  • Dövme Silme

    Dövme Silme

    Dövmeler günümüzde artık kalıcı ve geri dönüşsüz bir deri lekesi veya sorunu olarak nitelendirilmiyor. Özellikle lazer cerrahisindeki önemli gelişmeler sayesinde son 12 yıldır dövmeler başarı ile ve izsiz silinebiliyor.

    Dövme silme yöntemleri antik çağlardan bu yana kullanılmaktadır. Bu teknikler;

    • Derinin dağlanması,
    • Asit uygulamalar,
    • Kuş dışkısı (süblime) uygulamaları,
    • Derinin kazınması,
    • Sıcak ekmek basma,
    • Cerrahi çıkartım sayılabilir.

    Bu yöntemlerin ortak özelliği dövmenin silinmesinde kısmi veya tam düzelme sağlamakla birlikte hemen tamamında bir yara izine ve / veya renk farklılığına yol açmasıdır.

    Günümüzde ise lazerlerin (Light Amplification of Stimulated Emission of Radiation) deri sorunlarında kullanıma girmesi ile özellikle kalitesi arttırılmış lazerler (Q anahtarlı veya Q-Switched lazerler) ile deri içindeki boya maddesinin parçalanarak yok edilmesi sağlanırken hemen hiç iz bırakmamaları nedeniyle günümüzde en çok tercih edilen tedavi yöntemi olmuştur. Yukarıda saydığım diğer tedavi seçenekleri ise neredeyse tamamen terk edilmiştir.

    Lazerin ana etki mekanizması derideki boya maddesine özgün bir yoğun ışığı çok kısa zaman diliminde uygulayarak çok hızlı anlık bir ısınma ile deri içinde daha küçük parçacıklara ayırmasıdır. Anlık ısı artışı doku içinde 1500°C düzeyindedir. Fakat bu ısıya rağmen dokuda oluşan hasar çok azdır. Çünkü ısı artışı sadece saniyenin milyarda 3/4’ü kadar bir süre içerisinde olur. Bu nedenle lazerle dövme silme sadece hafif bir ağrı dışında önemli soruna neden olmaz.

    Küçük parçacıklara ayrılan boya maddesi vücudun savunma hücreleri tarafından hapsedilerek deriden uzaklaştırılır. Bu süreç çok yavaş çalışır. Bu nedenle parçalanmış boyanın deriden uzaklaştırılabilmesi için seanslar arasında ortalama 6-8 hafta beklemek gereklidir. Bu süreç aynı zamanda derinin içinde boyanın parçalanması sırasında oluşan doku hasarının onarılması içinde gereklidir.

    Farklı renkteki dövme pigmentlerinin boyaları ayrı dalga boylu lazerlerle silinebilir. Bunlardan başlıcaları;

    SİYAH, LACİVERT VE KAHVERENGİ DÖVMELER

    1064 nm Q-SW Nd-Yag, 694 nm Q-SW Ruby veya 755 nm Q-SW Alexandrite lazerler.

    KIRMIZI VE MOR RENK DÖVMELER

    532 nm Q-SW Nd-Yag (Frekansı katlanmış Nd-Yag).

    YEŞİL RENK DÖVMELER

    650nm Q-SW Dye ve 694 nm Q-SW Ruby.

    MAVİ RENK DÖVMELER

    532 nm Q-SW Dye lazer ile tedavi edilirler.

    TEN RENGİ DÖVMELER

    İçerdikleri titanyum isimli elementin laserle tepkimesi sonrasında siyah renge dönüşürler. Bu renk farklılığı çok uzun sürebilir, hatta bazen kalıcı olabilir. Bu nedenle ten rengi ile düzeltme yapılan alanlarda laserle silme ile oluşan sorunlar tekrarlanan seanslarla düzeltilebilse de bazen kalıcı koyuluklar her türlü çabaya rağmen giderilememektedir.

    SARI RENK DÖVMELER

    Pigmentine etkili bir lazer sistemi maalesef bulunmuyor. Bu tür pigmentlerde fraksiyonel Er-Yag lazer ile peeling seansları ile deri içindeki pigment miktarını azaltılarak görünümü iyileştirilmeye çalışıyoruz.

    BEYAZ RENK DÖVMELER

    Pigmentler ışığı direkt yansıttığı için dövme silme lazerlerinden etkilenmezler. Bu nedenle gerekirse fraksiyonel Er-Yag lazer peeling ile tedavi ediyoruz.

    AÇIK MAVİ RENK DÖVMELER

    Günümüzde dövme yaptırmak popülerleştikçe farklı renk kullanımı da giderek artıyor. Açık mavi renkli dövmeleri silmek birkaç yıl öncesinde çok zahmetli ve tam olarak tedavisi zor olan bir uygulama idi. Günümüzde ise 585 nm dalga boylu Q-SW boya lazerleri ile kolaylıkla silinebiliyor. Yeşil renkli dövmelerde de benzer silme sorunları yaşanırdı. Günümüzde yeşil renkli dövmelerde 650 nm Q-SW boya lazerleri ile kolaylıkla silinebiliyor.

    LAZERLE DÖVME SİLME İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR
    LAZER UYGULAMALARI AĞRILI MIDIR?

    Evet bir ağrı olur. Genelde tanımlama lastiğin deriye çarpmasında oluşan ağrı ile benzerdir. Yaklaşık 12 yıllık deneyimim sonrasında ağrısızdır diyemeyeceğim. Fakat krem anestezi veya bölgesel anestezik ilaç uygulamaları ile ağrı hissi azaltılarak işlem sırasında hasta konforunu arttırmaya çalışıyoruz.

    LAZERLE DÖVME SİLME SEANSI NE KADAR ZAMAN ALIR?

    Laser uygulama süresi çok uzun değildir. Tedavi edilecek alana göre süre 1-30 dakika arasındadır. Çok geniş dövmelerde örneğin bütün kolu kaplayan veya gövdenin yarısını kaplayan dövmeler bütün dövmeyi aynı seansta tedavi etmek yerine 2-3 güne yayılmış parçalı laser uygulamasını daha uygun buluyorum. Çünkü deride oluşan geçici değişimler bazen rahatsız edici olabiliyor.

    TEDAVİ SONRASI İYİLEŞME SÜRESİ VAR MI?

    Küçük dövmelerde işlemden sonra tekrar çalışmada bir sorun olmuyor. Fakat geniş dövmelerde en azından işlem günü dinlenmeyi öneriyorum. Kaş konturu silindiğinde üst gözkapağı şişebilir. Bu şişlik bazen 24-48 saat devam edebilir. Genelde işlem günü banyo yapılmasını istemiyoruz. Fakat ertesi gün banyo yapmada sakınca yok.

    LAZERLE DÖVME SİLME İÇİN EN SIK KİMLER BAŞVURUYOR?

    Kliniğimize en sık başvuru nedenleri arasında;

    • Dövmede oluşan alerjik reaksiyonlar,
    • Yapılan dövmeden duyulan pişmanlık,
    • Yeni bir iş ararken,
    • Yeni dövme yaptırabilmek için eskisini sildirme sayılabilir.
    AMATÖR DÖVMELER DE LAZERLE SİLİNEBİLİYOR MU?

    Genellikle evet. Sadece bazı mürekkeple yapılan dövmeler tedaviye kısmi yanıt verebiliyor. Bu durumlarda farklı tedavi seçenekleri deniyoruz (Fraksiyonel ve lazer peeling gibi).

    DÖVME SİLME İÇİN HASTANEDE YATMAK GEREKİR Mİ?

    Hayır. İşlem tamamen ayaktan hasta prosedürüdür. Genelde 30-60 dakika içerisinde klinikte işlemi yaptırıp günlük normal aktivitelere devam edilir.

    DÖVMEMİ YENİ YAPTIRDIM VE PİŞMAN OLDUM. HEMEN SİLDİREBİLİR MİYİM?

    Eskiden dövmenin eski olması daha iyi olarak algılanırdı. Fakat günümüzde yaptığımız vakalarda elde ettiğimiz sonuçlar erken dönemde yapılan lazerle dövme silme uygulamalarının daha kısa sürede etkili olduğunu gösterdi. Kliniğimizde yeni yapılmış dövmelere bir hafta sonra müdahale ediyoruz.

    DÖVMELER LAZERLE TAMAMEN SİLİNİR Mİ?

    Her zaman olmayabilir. Örneğin sarı renkli beyaz renkli alanlar tedaviye iyi yanıt vermeyebilir. Bazen de işlem sonrası bir süre lekelenme yaşanabilir. Bu lekelenmeler genelde kalıcı olmayan bir süre sonra tamamen gerileyen lekelerdir.

    ÇOK RENKLİ DÖVMELER TEDAVİ EDİLİYOR MU?

    Şu anda kliniğimizde çok renkli dövmeleri silmede etkili yeni 5 farklı dalga boyunda (532, 585, 650, 694, 1064 nm) Q-SW lazerlerle tedavi uyguluyoruz. Bu sayede hemen her renkte dövmeyi silme potansiyeline sahibiz.

    LAZERLE DÖVME SİLDİRME TEDAVİSİ ÖNCESİ NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
    • Tedavi alanının bronzlaşmasını engelleyin. En az 15 gün güne veya solaryumdan koruyun.
    • Kan sulandırıcı ilaçlar veya ışık duyarlandıran ilaçlar kullananların tedavi gününden en az üç gün önce ilacı kesmesi gereklidir.
    • Farklı bir ilaç kullanıyorsanız tedavi öncesi hekiminize bildirmeniz gerekir.
    LAZER TEDAVİSİ SONRASI DİKKAT EDECEĞİM NOKTALAR?
    • Bir gün banyo, sıcak su ile temas yasak.
    • İkinci gün ılık su ve sabun veya temizleyici ile lif kullanmadan temizlik yapılabilir.
    • Tedavi alanı epitelizan krem sürülerek kapatılır veya açık bırakılabilir.
    • Beş gün havuza denize girmek yasaktır.
    • Tedavi öncesinde olduğu gibi sonrasında da en az iki hafta tedavi alanını güneş veya solaryum gibi yapay ışık kaynaklarından korumak gerekir.
  • Lazer Epilasyon

    Lazer Epilasyon

    LAZER EPİLASYON UYGULAMA ÖNCESİNDE NE YAPILIR?

    Lazer epilasyondan önce uzun olan tüyler jilet ya da trimmer ile kısaltılır. Bu noktada amaç tüyün kökünün kalması ancak boyunun kısalmasıdır. Dolayısı ile ağda gibi kıl köklerini temizleyecek yöntemler kullanılmamalıdır.

    LAZER EPİLASYON UYGULAMASI SIRASINDA NE YAPILIR?
    • Kıl kökünü etkileyecek en uygun doz için lazer değeri ten ve kıl rengine göre ayarlanır.
    • Kısaltılan tüyler lazer cihazı ile taranır.
    • Doz ayarlaması her bölge için ayrı ayrı yapılır.
    • Epilasyon uygulanan bölgeye göre epilasyon süresi ortalama 5 dakika ve 2 saat arasında olmak üzere değişir.
    LAZER EPİLASYON SAYESİNDE TÜYLERDEN KURTULMAK KAÇ SEANSTA MÜMKÜNDÜR?

    Kişiye, tüy yapısına ve ten rengine göre değişmekle birlikte ortalamada 6-8 seans lazer epilasyon uygulaması tüylerden kurtulmak için yeterlidir.

    LAZER EPİLASYON KILLARA NASIL ETKİ EDER?
    • Lazer epilasyonda amaç kıl kökünü yok etmektir.
    • Bu yöntemde kıl kökü ısıtma ile yakılır.
    • Kıl kökü tarafından emilen enerjinin ısıya dönüşmesi ile kılın kök hücresi yeniden büyüyemez ve istenmeyen tüylerden kalıcı olarak kurtulma sağlanır.
    • Lazer ışını uygulaması, lazer epilasyon yönteminde milisaniyeler içerisinde yapılır.
    • Böylelikle cilt hücreleri hasar almaz ve lazer yalnızca renk pigmentleri tarafından emilir ve kıl gelişiminin zayıflamasını sağlar.
    • Anajen, katojen ve telojen fazları yani tüylerin büyüme evreleri tedavi açısından önemlidir.
    • Tüylerin farklı büyüme evresinde olması, kesin ve kalıcı sonucunun 4-6 seans sonrasında olmasına sebep olur.
    LAZER EPİLASYON UYGULAMASI KİMLER İÇİN UYGUNDUR?

    Tüy renkleri çok açık olmayan,

    Epilasyon uygulamasına engel teşkil edebilecek herhangi bir sorunu olmayan herkes epilasyon yaptırabilir.

    LAZER EPİLASYON UYGULAMASI SONRASINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
    LAZER EPİLASYON UYGULANAN BİREY;
    • 2 gün süresince
    • Direkt olarak güneş ışınlarına maruz kalmamalıdır.
    • Solaryuma girmemelidir.
    • Güneş ışınlarına maruz kalacak bölgelere yüksek faktörlü güneş losyonları sürmelidir.
    • Ciltte tahrişe neden olacak peeling gibi işlemler yapmamalıdır.
    LAZER EPİLASYON UYGULAMASI SONRASINDA;
    • Ciltte görülebilecek hafif hassasiyet epilasyondan sonraki bir saat içinde düzelir.
    • 10 gün içerisinde kıl kökleri uzar ve kendiliğinden dökülür.
    • Her seansta kıl yoğunluğu ortalama %20 oranında azalır.
    • İlk 2 seansta çok net bir fark görülmese de lazer epilasyon uygulamasının sonuçları 3. seanstan itibaren alınmaya başlanır.
    • Bu noktada seanslara düzenli olarak devam etmek önemlidir.
  • Buz Lazer Epilasyon

    Buz Lazer Epilasyon

    En açık tüylerde, en ince etkili, acısız ve dört mevsim her ten rengine uygulanabilen Buz Lazer epilasyon sistemi tüm sorunlarının halledildiği yeni nesil bir teknoloji. İleri teknoloji soğutucu mekanizması sayesinde tamamen acısız bir sistem olan Buz Lazer (Soprano Ice Soprano Ice Lazer ile ten renginiz, tüy renginiz, nasıl olursa olsun istenilen sonuçlar elde etmek mümkün.

    KOYU TEN SOPRANO ICE LAZER TEKNOLOJİSİ UYGUN MU?

    Yeni nesil lazer epilasyon teknolojilerine en önemli farkı tüm ten renklerine uygunluğundur. Dört mevsim boyunca ten renginiz ne kadar koyu olursa olsun Soprano Ice Lazer sisteminden faydalanabilirsiniz.

    BUZ LAZER (SOPRANO ICE), HANGİ MEVSİMDE YAPILABİLİYOR?

    Soprano Ice lazerden her mevsim faydalanabilirsiniz. Eski sistem lazer epilasyon sistemleri ten rengi koyulaştıkça etkisi de azalırdı. Koyu tenlerde bile etkili sonuçlar almanızı sağlayan Soprano Ice lazer sistem ile bronz tene sahip olduğunuzda tedaviden faydalanabilirsiniz.

    YÜZÜM İÇİN BU YENİ SİSTEMDEN FAYDALANABİLİRMİ?

    Yüzdeki tüylerde eski nesil lazer sistemlerinin faydalı olmamasının başlıca nedeni  yüzdeki bulunan tüylerin çok açık renk ve daha ince olmasıdır. Eski nesil lazer epilasyon uygulama yapıldığında yüzde tetikleme yaptığı gözlemlenmiştir. Buz Lazer (Soprano Ice),yüzdeki en ince ve en açık tüylerde bile etkili olan bir teknolojiye sahiptir. Yüzdeki tüylerle uygulama yapılacak bölgelerin çok küçük olması eski lazer sistemlerinin aplikasyon başlıklarının bu bölgelere uygulama yapılamayacak kadar büyük olmasıydı. Soprano Ice lazer sistemi ile kaş arası gibi daha küçük bölgeler için tasarlanmış başlıklara sahiptir.

    CİLDİNİZ İSTEDİĞİM KADAR PÜRÜZSÜZ DEĞİL.

    İnce ve açık renk tüylerde eski nesil sistemlerin etkili olmaması,  tedavi tamamlandıktan sonra pürüzsüz bir sonuç ulaşılması zorlaştırıyordu. Soprano Ice lazer epilasyon teknoloji ise tüm tüylere etki olduğunda çok daha pürüzsüz bir sonuç alınmasını sağlıyor.

    KAÇ SEANS  GEREKİYOR?

    Altı hafta aralıkla 3-5 seans arası bazı hastalara yeterli gelirken, klinik araştırmalarda pürüzsüz etki yaratmak için genelde 6 seans yaptırmasının gerektiğini gösteriyor. Tüm vücut epilasyon uygulaması bu yeni sistemde yarı yarıya azalıyor.

    İŞLEM SIRASINDA ACI VAR MI?

    Soprano Ice lazer sisteminin eski nesil lazer epilasyon tedavilerine göre en belirgin farkı çok daha konforlu ve acısız olmasıdır. Bikini bölgesi gibi en hassas yerlerde bile canınız acımayacak. Özellikle acı eşiği çok düşük olan kadın ve erkeklerde bile en çok tercih edilen sistem Buz Lazer dir.

  • Alın Çizgilerine Dolgu

    Alın Çizgilerine Dolgu

    ALIN KIRIŞIKLIĞI NEDEN OLUŞUR?

    Bazı kişilerde alın kası aşırı çalışır. Bu mimik hareketlerinin fazla olmasına neden olarak alın bölgesini kırıştırır.

    ALIN KIRIŞIKLIĞI TEDAVİSİ NEYLE YAPILIR?

    Alın kırışıklığını gideren en iyi yöntem botoks uygulamalarıdır. Etki süresi 3-5 ay sürer. Alındaki yüzeysel çizgiler botoks tan sonra kaybolur.  Alındaki yerleşmiş derin çizgiler botoks sonrası sadece hafifler.  Botoks yapıldıktan sonra kaybolmayan derin çizgiler botoks a devam edilirse silinebilirler. Çünkü alın hareket etmediği için cilt kırılması gerçekleşmez ve bu yüzden kırışıklığın olduğu bölgede cilt yenilenmesi gerçekleşir. Botoks uygulamaları tekrar edildikçe kişiler bu mimik hareketlerinin alışkanlığından kurtulabilir. Zamanla işlem aralıkları uzayabilir.

    ALIN KIRIŞIKLIĞININ BOTOKSLA TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

    Alın kırışıklığında botoks sonrası kaşlarda fazla yükselme olabilir. Tecrübeli bir hekim bunun işlem yaparken önlemini alabilir. Eğer yine de meydana gelirse kaş üstüne konan minik bir botoksla bu durum kolayca giderilir. Ayrıca alın kasının  aşırı tedavi edilmesi kaş düşmesine sebep olarak yorgun ve yaşlı bir yüze sebep olabilir. Bu nedenle yüksek dozlardan kaçınılmalı kişinin kas yapısına uygun uygulama yapılmalıdır.

    ALIN KIRIŞIKLIĞI TEDAVİSİNDE BOTOKS DIŞINDA HANGİ YÖNTEM UYGULANABİLİR?

    Aşırı derin çizgilerde hyaluronik asitli dolgu işlemi alın kırışıklıklarını giderir. Hatta ifadeyi bozmamak adına dolgu ilk tercih olabilir. Dolgunun birkaç kez tekrarından sonra cildi onararak uzun süreli etki sağlayabilir. Cildi yenileyen tüm yöntemler mezolift, PRP, lazerler, radyofrekans vb. alın çizgilerini hafifletir ama yok etmez.

  • Çene Ucu Dolgusu

    Çene Ucu Dolgusu

    AMELİYATSIZ ÇENE ESTETİĞİ

    Günümüzde estetik cerrahinin en sık uygulamalarından bir tanesi şüphesiz dolgu uygulamaları. Yüz dolgusu uygulamalarındaki başarılı sonuçlar her geçen gün uygulamalara yenilerinin eklenmesi ve ameliyatsız estetik alanındaki ilerlemeyi de beraberinde getiriyor. Çene ucu dolgusu ve çene köşesi dolgusu ile yüzün estetik anlamda
    çok daha etkileyici kılınması ve orantılı güzellik sağlanması mümkün. Yüz güzelliği dendiğinde yüzdeki tüm estetik ünitelerin birbiriyle uyumlu olması şart, dolayısıyla iyi bir analiz sonrasında, küçük ama etkili dokunuşlar sayesinde yüzünüzde çok daha etkileyici bir güzellik sağlanabilir. İşte bu noktada en büyük yardımcılarımızdan biri dolgular. Şimdi beraberce çene dolgusu nun detaylarını inceleyelim.

    ÇENE UCU DOLGUSU YADA ÇENE DOLGUSU NDA HANGİ MALZEME KULLANILIR ?

    Burun dolgusu, yanak dolgusu, elmacık dolgusu gibi tüm diğer yüz dolgusu işlemlerinde olduğu üzere, çene ucu için kullandığımız malzeme hyaluronik asit türevleridir. Hyaluronik asit tüm dünyada en sık kullanılan ve en güvenli olan estetik dolgu materyalidir. Vücutta herhangi bir allerjik reaksiyona sebep olma ihtimalinin neredeyse olmaması, komplikasyon ve yan etki risklerinin yok denecek kadar düşük olması bu ürünün başarıyla kullanılmasındaki ana faktörlerdir.

    ÇENE UCU DOLGUSU İÇİN HANGİ MARKA DOLGUYU TERCİH EDİYORSUNUZ

    Kliniğimde tüm dolgu işlemlerinde Allergan Juvederm markası kullanılmaktadır. FDA onaylı olan bu marka dünyadaki en kaliteli ve güvenilir dolgu markasıdır. Çene ucu dolgusu için yaklaşık 18-24 ay kalıcılığı olan Juvederm Voluma tercih etmekteyim.

    ÇENE UCU DOLGUSU ERİDİKTEN SONRA ÇENEDE HERHANGİBİR PROBLEM YARATIRMI?

    Hyaluronik asit türevleri vücut tarafından tamamen eritilme özelliğine sahiptir, dolayısıyla ürünün ömrü dolduğunda, vücut tarafından eritilerek tamamen vücuttan uzaklaştırılır.

    ÇENE UCU DOLGUSUNDAN SONRA KALICI ÇENE UCU ESTETİĞİ YAPILIRMI?

    Kliniğimde çene ucu estetiği için başvuran pek çok hastam, öncelikle bir çene ucu dolgusu uygulaması ile ameliyatın olası sonuçları hakkında bir fikir sahibi olmayı tercih etmektedirler. Dolgunun kalıcılık süresi tamamlandıktan sonra bu hastaların yaklaşık %50 si ameliyat yerine tekrarlayan dolgu uygulamaları ile devam ederken, kalan %50 lik kesim sonuçtan dolgu ile elde edilen sonucu kalıcı hale getirmek için ameliyatla çene ucu estetiği yaptırmaya karar vermektedirler.

    ÇENE UCU DOLGUSU AĞRILIMIDIR VE İŞLEM NE KADAR SÜRMEKTEDİR?

    Çene ucu dolgusu muayenehane koşullarında yapılan, son derece ağrısız ve konforlu bir işlemdir. Gerektiğinde özel ağrı kesici kremler ve soğutucu anestezi uygulamaları yapılır. İşlem yaklaşık 10dk. kadar sürer ve işlem sonrasında hiçbir kısıtlama olmaksızın normal hayatınıza devam edersiniz.

    YÜZ DOLGUSU İLE ÇENE BÖLGESİNDE YAPILABİLEN ESTETİK UYGULAMALAR NELERDİR?

    Çene ucu büyütme, çene ucu uzatma, çene ucu formu değiştirme, çene köşesi belirginleştirme, çene hatlarını belirginleştirme, çene asimetrilerinin hafifletilmesi yada düzeltilmesi gibi pekçok estetik işlem dolgu uygulamaları ile gerçekleştirilebilir. Böylelikle ameliyatsız bir şekilde, orantılı bir yüz görünümü sağlamak ve çok daha çekici görünmek mümkün olmaktadır.

  • Burun Dolgusu

    Burun Dolgusu

    Ameliyatsız burun estetiği olarak da bilinen burun dolgusu, cerrahi müdahale yapılmadan gerçekleştirilen burun şekli değişikliklerini ifade eder. Bu prosedür genellikle cilt dolgu malzemelerinin enjeksiyonunu içerir. Cilt dolgu malzemeleri, hyalüronik asit dolgu malzemesi gibi hacim kazandırmak için farklı yüz bölgelerine enjekte edilen ürünlerdir. En çok enjekte edilen yüz bölgeleri arasında dudaklar, nazolabial kıvrımlar (burun kenarları ile ağzın köşeleri arasındaki kırışıklıklar) ve yanaklar bulunur. Son yıllarda, cerrahi olmayan rinoplasti tekniği gelişti, bu prosedürde de burundaki dolgu enjeksiyonu ile burundaki boşluklar, girintiler, kontur eksiklikleri ve asimetriler tedavi edilmeye başlandı.

    BURUN DOLGUSU NASIL YAPILIR?

    Prosedür, burun dokusunu doldurulması, genellikle 20-30 dakika boyunca uygulanan bir anestetik krem ile daha sonra cerrahın ve hastanın belirlediği kilit alanlara enjekte edilmesinden oluşur ve böylece estetik açıdan düzelme sağlanır. Enjeksiyon genellikle 5-10 dakika sürer ve klinik ortamda gerçekleştirilir.

    BURUN DOLGUSUNUN AVANTAJLARI NELERDİR?

    Burun dolgusu estetiği hastalara birçok avantaj sunmaktadır. Birincisi, ameliyat olmak istemeyen ya da ameliyatı düşünen fakat henüz karara varamamış birçok hasta için iyi bir seçenektir. İkincisi, rötuşların gerçekleştirilmesi çok kolaydır, çünkü belirli bir bölgeye az miktarda dolgu eklemek için basit bir enjeksiyon yapılması yeterlidir. Bu özellikleriyle, burun, enjeksiyonlarla arzu edilen sonuç elde edilinceye kadar “şekillendirilebilir”. Ve üçüncü olarak, burun dolgusu cerrahi tekniklere kıyasla çok daha ekonomiktir.

    BURUN DOLGUSUNUN ETKİSİ NE KADAR SÜRER?

    Burun dolgusunda kullanılan dolgu malzemeleri kalıcı olmadığı için, teknik, hastaya kalıcı bir şekilde taahhütte bulunmadan sonuç hakkında fikir sahibi olmasını sağlar. Hastanın sonuçtan tamamen memnun olmadığı durumlarda, işlem geri dönüşümlü olduğu için güven vericidir. Dolgu birkaç ay içinde kaybolur ve burun orijinal şeklini alır.

    BURUN DOLGUSUNUN DEZAVANTAJLARI NELERDİR?

    İki temel dezavantaj vardır. İlk olarak, sonuç kalıcı değildir. Dolgu malzemelerinin türüne göre etki süreleri farklıdır. Sonuç malzeme ve enjeksiyon tekniğine bağlı olarak bir ila iki yıla kadar sürebilir. İkincisi, tekniğin esas sınırlaması, sadece hacim eklenebilmesidir. Burun küçültme, ileri boyutta bir tümsek ve aşırı eğiklik varsa tek başında dolgu enjeksiyonu yeterli olmaz. Bu nedenle burun dolgusu her durum için uygun olmayabilir, çünkü burnun bazı kusurları bu yöntemle düzeltilemez.

    Yine de burun dolgusu, ameliyatla yapabilecek birçok sorunu düzeltebilir. Çok yönlü bir tekniktir ve burun anatomilerinin ve cilt tiplerinin farklı türlerine uygulanabilir. Ameliyat olmak istemeyen, cerrahinin tıbbi veya diğer nedenlerle aşırı riskli olabileceği veya ameliyatın gerektirdiği iyileşme süresi için yeterli vakti olmayan hastalar için iyi bir alternatiftir.

    REVİZYON BURUN ESTETİĞİ İÇİN DE KULLANILABİLİR

    Burun dolgusunun yaygın kullanımı, rinoplasti uygulanmış ama ufak düzeltmeler için revizyon burun estetiğine ihtiyaç duyan hastalar için de uygulanmaktadır. Bu tür hastalar için burun dolgusu enjeksiyonu iyi bir seçenek olabilir. Kusurları kamufle etmek veya doku kaybı olan alanlara hacim eklemek için uygulanabilir. Burun dolgusu genel sağlık durumu yerinde olan ve burnunda aşırı boyutta bir şekil bozukluğu olmayan her yetişkin için uygun bir seçenektir.

    BURUN DOLGUSUNDA İYİLEŞME SÜRECİ NASILDIR?

    Burun dolgusu enjeksiyonundan sonra, normal hayata ara vermeden devam edilebilir. Şişlik, morluk ve iyileşmek için evde kalma zorunluluğu yoktur. Hasta memnuniyetinin en yüksek olduğu estetik prosedürlerden birisidir.